Özgürlüğün Paradoksu: Milton Friedman, F. A. Hayek ve Augusto Pinochet

 

Özgürlüğün Paradoksu: Milton Friedman, F. A. Hayek ve Augusto Pinochet

Ercan Eren

Bu öykü, bireysel özgürlüğün yılmaz savunucusu olan iki önde gelen liberal iktisatçının—Milton Friedman ve F. A. Hayek’in— ekonomik özgürlüğü tesis etme umuduyla insan hakları ihlalleriyle ünlü bir diktatörlükle nasıl ilişki kurduğunu ve bunun doğurduğu derin etik ikilemi anlatır.

1. Kriz, Totalitarizm Korkusu ve Chicago Çocukları

Öykü, 1970'lerin başında Şili'de başlar. Demokratik yollarla seçilmiş sosyalist Başkan Salvador Allende yönetimindeki ülke, merkezi planlama politikalarının hatalı uygulamaları (kontrolsüz parasal genişleme ve fiyat kontrolleri) nedeniyle başlayan ekonomik istikrarsızlıkla mücadele ediyordu. Bu durum, ABD'nin uyguladığı yoğun ekonomik ambargo ve uluslararası kredi kısıtlamaları (Başkan Nixon'ın "görünmez abluka" stratejisi) ile birleşince, hızla kontrolden çıkan hiperenflasyon ve ekonomik çöküşe dönüştü. Friedman ve Hayek için bu tablo, merkezi planlamanın kaçınılmaz başarısızlığını ve siyasi özgürlüğü tehdit eden totaliter komünizme doğru kayma riskini temsil ediyordu.

11 Eylül 1973'te, General Augusto Pinochet liderliğindeki askeri darbe, Allende hükümetini devirdi ve otoriter bir rejim kurdu. Pinochet, ekonomik krizle mücadele etmek için, ABD'de, özellikle Milton Friedman'ın Chicago Üniversitesi'ndeki öğrencisi olan bir grup Şilili iktisatçıya danıştı. Bu gruba, hızla "Şikago Çocukları" adı verildi. Bu çocuklar, Friedman'dan öğrendikleri serbest piyasa ilkelerini temel alarak, ekonomiyi yeniden canlandırmak için şok terapi olarak bilinen kapsamlı bir reform programı sundular: Kitlesel özelleştirmeler, devlet harcamalarında kesintiler ve serbest ticaretin kabulü.

2. Milton Friedman: Ekonomik Özgürlüğün Pragmatizmi

Milton Friedman (1976 Nobel Ödülü sahibi ve Monetarizm ‘in babası), Pinochet ile ilişkisinde daima pragmatik bir ekonomik danışman rolünde kaldığını ve amacının sadece Şili'nin ekonomik istikrarını sağlamak olduğunu savundu.

Aşamalı Özgürlük Tezi

Friedman'ın savunmasının temelini, ekonomik özgürlüğün, siyasi özgürlükten daha temel olduğu inancı oluşturur. Ona göre:

  • Ekonomik Determinasyon: Serbest piyasa, devlete karşı bağımsız güç merkezleri (işletmeler, sivil toplum) yaratarak siyasi tekeli zayıflatır.
  • Ön Koşul: Ekonomik özgürlük (serbest piyasalar) olmadan sürdürülebilir bir siyasi özgürlük (demokrasi) imkansızdır.

Sınırlı Katılım ve Savunması

  • Tek Ziyaret: Friedman, Şili'yi yalnızca 1975 yılında bir kez ziyaret etti ve Pinochet'ye sadece bir saatlik bir konferans vererek teknik ekonomik tavsiyelerde bulundu. Amacı, rejimin siyasi yapısına değil, ekonomik sorunlarına odaklanmaktı.
  • "Kötünün İyisi": Pinochet rejiminin otoriterliği, Allende'nin sosyalist politikalarının potansiyel olarak yol açabileceği totaliter komünizm tehlikesinden daha az kötüydü.
  • Rolü: Friedman, rolünü, hastanın siyasi görüşüne bakılmaksızın en iyi tedaviyi sunan bir doktora benzetmiş ve kendisini apolitik bir uzman olarak konumlandırmıştır.

3. F. A. Hayek: Hukuk ve Totalitarizm Arasındaki İkilem

F. A. Hayek için bu ilişki, Hukukun Üstünlüğü ve totalitarizm arasındaki felsefi bir ikilemdi.

Otoriterlik ve Totalitarizm Ayrımı

Hayek, Pinochet rejimini değerlendirirken kilit bir ayrım yaptı:

  • Totalitarizm: Tüm hayatın (ekonomik, sosyal, entelektüel) merkezden kontrol edildiği ve bireysel özgürlüğün tamamen yok olduğu sistem (en büyük korkusu).
  • Otoriterizm: Siyasi özgürlüğün kısıtlandığı, ancak ekonomik ve kişisel alanın bir kısmının nispeten özerk bırakıldığı, geçici rejim.

Felsefi Desteği ve Tartışmalı İfadeler

  • Sık Ziyaretler: Hayek, Friedman'dan farklı olarak Şili'yi daha sık ziyaret etti ve yerel neoliberal düşünce kuruluşlarına fahri destek vererek daha yakın bir ilişki kurdu.
  • En Tartışmalı Savunma: Hayek, demokrasi ile özgürlüğün eş anlamlı olmadığını savundu. 1981'de yaptığı açıklamada, bir diktatörlüğün bile bireysel özgürlükleri garanti altına alan kurallarla (Hukukun Üstünlüğü) yönetmeyi seçebileceğini öne sürerek, bir "liberal diktatörlüğün" çoğunluk tiranlığından daha iyi olabileceği fikrini ortaya attı.
  • Öncelik: Komünizmi Önlemek: Hayek için, Pinochet, ekonomik reformları hızla uygulayarak Şili'yi totaliter bir dönüşten koruyacak bir araçtı. Pinochet'nin baskıcı eylemleri meşrulaştırılmasa da ekonomik serbestleşme yoluyla kurumsal özgürlüğün öncelikli olarak tesis edilmesi gerekiyordu.

4.  Miras ve Özgürlüğün Etiği

İki iktisatçının bu duruşu, akademik ve etik dünyada bir fırtınaya neden oldu ve liberal hareketin en büyük paradoksu haline geldi.

  • Eleştiri: Eleştirmenler, Friedman ve Hayek'in, entelektüel bir amaç (serbest piyasa) uğruna bir diktatörlüğün insan hakları ihlallerini ve siyasi baskısını görmezden geldiğini veya gerekçelendirdiğini iddia ettiler. Onlara göre özgürlük bir bütün olup, bir diktatör tarafından kurulamazdı.
  • Sonuç: Şili, 1990'da demokrasiye döndü ve Latin Amerika'nın en istikrarlı ekonomilerinden biri haline geldi. Friedman'ın savunucuları, bunun ekonomik reformlarının uzun vadeli başarısının bir kanıtı olduğunu öne sürdü. Ancak eleştirenler, Pinochet rejimine verilen bu desteğin, özgürlüğün savunucuları için kabul edilemez bir leke olduğunu vurgulamaya devam ettiler.

Bu olay, iktisatçıların teknik kararlarının bile derin etik ve siyasi sonuçlar doğurduğunu ve özgürlüğün anlamına dair süregelen bir tartışmayı ateşlediğini göstermiştir.

Kaynakça

  • Klein, Naomi. (2007). The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism, 2007.)
  • Caldwell, Bruce J. ve Montes, Leonidas, “Friedrich Hayek and His Visits to Chil2”. Center for the History of Political Economy (CHOPE) Working Paper No. 2014-12.       https://ssrn.com/abstract=2488106 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cambridge'in Kışkırtıcı (Provocative) Dehası: Joan Robinson'ın Entelektüel ve Duygusal Öyküsü

İktisat Eğitimi Öğrencileri Piyasa Yanlısı mı Yapıyor?

Wicksell’den Keynes’e Paranın İçselliği-Dışsallığı Tartışmalarının Siyasa (Policy) Çıkarımları: Krizden Kaçınılabilir mi?