Dehanın Evi: Weber’lerin Evliliğinde Etik, Arzu ve Metin
Dehanın Evi:
Weber’lerin Evliliğinde Etik, Arzu ve Metin
Ercan Eren
Bu metin, tarihin en etkili ortaklıklarından birini
bir evin içinden anlatıyor: Max Weber’in fikirlerinin, Marianne Weber’in sabrı
ve editoryal emeği olmadan hangi "ev"de yaşayabileceğini soruyor.
Aşkın değil, etik bir sözleşmenin kurduğu bu evlilik; hastalık, bastırma ve
yeniden yazma anlarından geçerken, bir dehanın metin hayatına dönüşüyor.
I. Beyaz Evliliğin Kuruluşu: 1894
Güçlü fikirleri ve nevrotik hassasiyeti olan, geleceğin
büyük sosyoloğu Max Weber, 1894 yılında kendi başına bir entelektüel olan,
hukuku ve toplumu inceleyen feminist yazar adayı Marianne Schnitger ile
evlendi. Bu, romantik bir aşktan ziyade bir vicdan ve kader ortaklığıydı.
Marianne, Max’in baskıcı babasının gölgesinden kurtulup kendi entelektüel
hayatını kurmasına olanak tanıyan bir liman oldu.
Ancak bu evlilik, ta başından itibaren bir gölge
altındaydı. Evliliğin dayanağı giderek tensel yakınlıktan ziyade düşünsel
ortaklığa yaslandı. (Radkau, 2005). Max'in cinsel arzularını derince
bastırması, bu doyumsuzluğun bir dehanın ruhunda biriken psikolojik bir saatli
bomba işlevi görmesine neden oldu.
II. Bunalım ve Yeminin Sınanması:
Mayıs 1897
Mayıs 1897’de, Max'in babasıyla yaşadığı şiddetli bir tartışmanın
hemen ardından babasının ölümü gerçekleşti. Bu olay, Max'i suçluluk ve
pişmanlık girdabına sürükleyerek evliliğin en büyük sınavını başlattı. Max,
yıllarca süren bir sinir krizine girdi; okuyamaz, çalışamaz hale geldi.
Marianne'in biyografisi bu dönemi bir kahramanlık
destanı olarak kaydeder (Marianne Weber, 1926): Bütün yaşamını, dehanın
sarsılmış ruh halini iyileştirmeye adadı. Eşinin yanında olağanüstü sabırla
durdu, seyahatler düzenledi ve onun yerine kamusal hayata katılarak aile
itibarını korudu. Marianne, bu fedakârlığıyla hem eşinin hayatını hem de kendi
sadakat yemininin en yüksek ahlaki formunu koruyordu. Ancak bu süreç, ilişkinin
doğasını geri dönülmez şekilde değiştirdi; aşktan çok, yoldaşlık ve
hastabakıcılığa dönüştü.
III. Entelektüel Salon ve Gizli
Kaçışlar: 1905–1916
Max iyileşip Protestan Ahlakı gibi
başyapıtlarını vermeye başladığında, Heidelberg'deki evleri Almanya'nın
entelektüel merkezi haline geldi. Bu, Marianne'in en parlak dönemiydi; hem
kendi feminist çalışmalarını sürdürüyor hem de Max’in salonunu yönetiyordu.
Dışarıdan bakıldığında, mükemmel entelektüel evlilik tablosu çiziyorlardı.
Ancak bu cephenin ardında, iç savaş devam ediyordu.
Max, evliliğinde bulamadığı duygusal ve erotik doyumu arayışı içinde, piyanist
Mina Tobler ile gizli bir ilişkiye girdi. Bu kaçamaklar, (Radkau, 2005)
Max’in nevrotik nükslerini durdurmaya yardımcı olan, yaratıcı dehasını besleyen
bir tahliye vanası işlevi gördü.
IV. Aşkın Nihai Çözülüşü: Else Jaffé
(1917–1920)
Duygusal doyuma yönelik bu arayışın sürekliliği, Max
Weber’in trajik öyküsünün son perdesini, 1917'de eski öğrencisi Else Jaffé ile
yaşadığı tutkulu aşkla açtı. Artık 50’li yaşlarında olan Max, Else’de daha önce
hiç yaşamadığı hem cinsel doyumu hem de boyun eğme zevkini buldu. Else, belgelerden
anlaşıldığı üzere, onun "hizmet ettiği" tutkulu ve güçlü figürdü.
Marianne, bu durumda kahramanca bir feragat gösterdi.
Max’in bu ilişkiye olan ihtiyacını bir terapötik kaçış olarak görerek kabul
etti. Onun için ilişkinin özü sadakatten çok Max'in dehasının devamlılığına
olan bağlılıktı. Max Weber, 1920'de Else ve Marianne'in yanındayken vefat etti.
İlişki, tek bir kadının sahiplenmesiyle değil, iki kadının kabulüyle sona
ermişti.
V. Sonsöz: Ebedi Mektuplar ve İkinci
Yazarlık
Max'in ölümünden sonra Marianne, ilişkinin en büyük ve
en kalıcı eylemini gerçekleştirdi. Bırakılan dağınık notları, müsveddeleri ve
yarım kalmış metinleri (özellikle Ekonomi ve Toplum) toplayarak,
düzenleyerek ve yayımlayarak eşinin ebedi dehasını yarattı.
Marianne'in biyografisi, kocasının kusurlarını
gizleyen, bir azizeye yaraşır sadakatin bir kaydıydı (Marianne Weber, 1926).
O, evliliğinin rasyonel ve etik boyutunu vurgularken, Radkau ise daha sonra
tutku ve nevrozla örülmüş gölge hikâyeyi ortaya çıkardı (Radkau, 2005).
Ekonomi ve Toplum’un bugün okunan hali, yalnızca Weber’in değil,
Marianne’in ısrarlı düzenleme ve yayıma hazırlama emeğinin de ürünü; yani
"dehanın evi" kadar "metnin evi" de Marianne’in elinde
kuruldu. Bu editoryal emek, onu bir eşten çok, kocasının külliyatının etik ve
entelektüel olarak ikinci-yazarı konumuna yükseltmiştir.
Kitap Künyeleri (Kısa Liste)
Bu metin, başlıca şu iki biyografiden esinlenerek
hazırlanmıştır:
- Marianne
Weber (1926): Max
Weber: Ein Lebensbild (Max Weber: A Biography). Bu eser, eşinin
dehasına odaklanan bir vefa borcu ve etik savunması niteliği taşır.
- Joachim
Radkau (2005): Max
Weber: Die Leidenschaft des Denkens (Max Weber: A Biography). Radkau,
daha sonra erişime açılan mektup ve belgeler ışığında, Weber’in nevrotik
ve cinsel yaşamına dair gölge hikâyeyi aydınlatarak daha kapsamlı bir
portre çizer.
Yorumlar
Yorum Gönder